Bir kişisel gelişim sanatı : Bilardo

Bir Kişisel Gelişim Sanatı: Bilardo

Size sadece spor olmayan bir şeyden bahsedeceğim ve hayatımıza ne kadar benzediğini göreceğiz hep birlikte. Kendinizin bilardo sporunu yapan bir profesyonel olduğunuzu düşünün. Yükünüz ağırdır o kadar ağırdır ki aynı anda birçok doğruyu bir araya getirmeniz gerekir.
Yapacağınız vuruş için dakikalarca bekleme süreniz, sınırsız molanız yoktur. Belirlenen süre içersinde vuruşu kafanızda planlamanız gerekmektedir. Hazır halde bekleyip, sıra size geçtiği andan itibaren düşünmeye başlarsınız. Yani ilk bölüm karar verme süreci, belki de en kritik nokta budur. Bu süreç doğru işlemezse diğerlerinin işi biraz şansa kalmıştır. Bu aşamada nereye nasıl vuracağınızı planlar tam olarak hedefi netleştirirsiniz. Peki her şey bitti mi hadi vuralım da bitsin bu iş. Keşke bu kadar kolay olsa tıpkı hayatımızda hiç bir şeyin çok kolay olmadığı gibi. Bu yüzden verdiğimiz kararın doğruluğuna inanmadan bu vuruşu yapmak yanlıştır.

İkinci aşama ise uygulama aşamasıdır. Şimdi kararı verdik toplar önümüzde karşımıza dört etmen çıkıyor. Vuruş sertliği, istediğimiz hızda ve güçte vurma hakkımız yoktur. Sayıyı alacak kadar sert ya da yavaş vurmamız gerekir. Arkasından müthiş bir konsantrasyonla bilardo topunun doğru bölgesine ve gerektiği kadar kavisle vuruş yapmamız gerekiyor.
Evet, kararımıza inanıyoruz ama iş bunla bitmiyor bu seferde ileriki aşamalar çıkıyor karşımıza. Nasıl da hayata benziyor değil mi? Bu söylenenleri de güzelce yaptık ve sırada sayıyı almak kaldı. Vuruş yapıldı ve sayı alındı. Peki, her şey bitti mi? Maalesef yine hayır! Bir sonraki sayı için kendimize işimizi kolaylaştıracak yeni bir vuruş pozisyonu yaratmalıyız. Bunun hayata çevirisini yaparsak, ektiğimizi biçmemizi yine kendimiz sağlıyoruz aslında değil mi?
İşte doğru karar verme, uygulama ve sonrasında meyvelerini toplama tam hayatın içinden bir kesit. Kişisel hayatımızda bunların meyvelerinden oluşmuyor mu? Bence düşünmeye değer.

Zafer UĞUR