Rekabet , günümüz ekonomik sisteminde üreticiler ve hizmet sağlayıcılar hatta son kullanıcılar için bile sistemdeki en büyük itici güç ve aynı zamanda en büyük tehlikedir. Artan bilgi teknolojileri ve rekabetin getirdiği şartlar işletmeleri değişim yapmaya itmiştir. Bilhassa internet kullanımı yaygınlaştıkça hem devlet hem de özel sektör işletmelerinin kendilerini toplumun tüm kesimlerine anlatma ve tanıtma gerekliliği her zamankinden daha fazla ön plana çıkmaktadır. İletişimin en basit tanımı: “Bir kişinin bir bilgiyi anlaşılır bir biçimde başkalarına aktarmasıdır” .
Kurumsal İletişim kavramı en basit ifade ile tanımlanan iki kişi arasında geçen bilgi aktarımının toplumun tüm katmanlarına yayılması durumudur.
Kurumların yaşamlarını uzun süre devam ettirebilmeleri, onlarla ilişki içinde olan tüm grupların beklentilerinin karşılanması ile mümkün olacaktır. Kurumların ilişki içerisinde olduğu tüm gruplar, kurumun iletişim biçiminden etkilenerek, o kurum hakkında bir izlenime sahip olurlar. Bu yolla kurum ile ilişki içerisinde bulunan her grubun akıllarında bir izlenim oluşturulur.
Kurumsal iletişim reklam, kurumsal satış, promosyon, halkla ilişkiler, kurumsal dizayn ve aynı zamanda çalışanlarla yönetim ve yönetimle son kullanıcılar arasındaki iletişimi içermektedir. Kurumsal iletişim faaliyetleri esnasında mesajın kime , hangi gruba ne şekilde verileceği bir planlama gerektirir.
Kurumsal İletişimde planlamanın ilk adımı kurumsal amaçları ve hedefleri belirlemektir. Verilmek istenen mesaj ve hedefler, planın en önemli detaylarıdır. Bu sebeple mesaj oldukça net ve açık olmalıdır. İletişim kurmaya çalıştığımız gruplar belirlenmelidir. Hedef kitle çok iyi belirlenip taranmalıdır. Belirlenen hedef kitlenin sahip olduğu ortak özellikler bilinmelidir. Belirlenen hedef kitledeki farklı gruplara ulaşılmak istenirken karşılaşılabilecek zorluklar minimuma indirilmelidir.
Kuruluşun hedef kitleyle kurduğu iletişimin temeli kurum içindeki faaliyete dayanmalı ve tüm iletişim çabaları ortak bir temelden ve aynı felsefeden hareket edilerek gerçekleştirilmelidir. Bu şekilde istenen kurum imajını oluşturmak mümkün olabilecektir.
Aynı alanda faaliyet gösteren şirketlerin diğerlerinden farkını ortaya koymaları için bu rekabet ortamında ürünlerinin birbirine benzerlikler göstermesi ve birbirlerini ikame edebilir olması nedeniyle, kurumlar, rakiplerinden farklılığını gösterecek iletişim faaliyetlerine girerler. Bu noktadan itibaren kurumsal iletişimin görev alanı ortaya çıkar. Kuruluşlar, ürünlerini diğerlerinden farklı kılacak yeni bir özellik oluşturmaya çalışırken izledikleri iletişim biçimiyle, hedef kitleyi doğrudan doğruya satın almaya teşvik etmeyi veya sadece imaj oluşturmayı hedefleyebilirler.
İşletmeler açısında bakıldığında Kurumsal İletişim verimlilik ve markalaşmanın temelidir.
Kurumunuz ve hedeflerinizi çalışanlarınıza, tedarikçilerinize, müşterilerinize ne kadar iyi anlatırsanız hem imajınızın bilinilirliği artacaktır hem de kurum içinde ortak bir dil oluşacaktır. Bu dili hızla kurum dışına aktarmak kurumsal iletişimin ilk amacıdır.
Klasik felsefi söylemden hareketle ”değişmeyen tek şey değişimdir “ ifadesi de Kurumsal İletişimin bir diğer önemli unsurudur. Hızla değişen çevre ve rekabet koşulları karşısında kurumların kendilerini yeni koşullara uyarlamaları kaçınılmazdır.
Kurumun uzun dönemde stratejik olarak planlanmış amaçlarına ulaşabilmesi için kendini ve kurum felsefesini çalışanlarına, müşterilerine, ortaklarına ve halka anlatmak için kullandığı tüm metodların toplamıdır aslında. Böyle bakıldığında kurumsal iletişim işletmenin en alt kademesinde yer alan çalışandan başlayarak, ürünün ulaştığı nihai tüketiciye, hatta gelecekteki potansiyel müşteriye kadar uzanan bir zincir içerisinde işler. Kurumsal İletişimde hedef kitle tanımı bu kadar geniştir.
Kurumsal İletişimin hedefi ise başarılı bir kurumsal kimlik kazanabilmek ve o kimliği başarıyla ayakta tutabilmektir.